Okur Yazar Kahveci

  Hayatta birçok şey o kadar yoruyor ki bizi... O kadar zorlanıyoruz ki bazı şeyleri başarabilmek için... Bir şeyi kolayca elde ettiğimizde içimize bir şüphe düşüyor. Oysa ne gereksiz bir şüphe bu. Aslında bir şeyleri zorla elde etmenin çok da doğal, doğru olmadığını ne zaman anlayacağız acaba? Şüpheye düşmeden, kendimizi sınırlamadan yaşamayı ne zaman öğreneceğiz mutlulukları? 

"Pantolonla daha hızlı koşabileceğini ve daha yukarı tırmanabileceğini keşfeden tüm kızlar için..." Bu sene beni en etkileyen kitaplardan biri de Kabil'in Gizli Kızları. Kitabın yazarı ödüllü bir gazeteci ve 2010-2011 yıllarında bir saha çalışması yapmış, gerçek bir hikayeyle bize bilmekten belki de kaçınmak isteyeceğimiz bir hayat hikayesi sunuyor.  Afganistan'da bir kadının hayat gayesi evlenmek, çocuk sahibi olmak olarak kabul ediliyor. Ancak toplum her zaman daha fazlasını istiyor. Evet yıl 2000'lere gelse de eğer kadının erkek bir çocuğu yoksa bu kişi için hayat mücadelesi çok daha zor oluyor hem de bu kişinin statüsünün de hiçbir önemi yok. Siz ülkenize yenilik, güzellik, bilgi getirmek isteyen bir politikacı olsanız daha bir kadın olarak bunun yükünü omuzlanmak zorundasınız. Kitapta birlikte çalışılan kadın da tam olarak böyle biri ve bu kadın kızlarından birini erkek gibi büyütmek zorunda kalıyor. Bu durum birçok kadın ve kız çocuğu için de gurur kaynağı o...

Ana akım Marksistler hakkında önceden okuma yapmış olsam da sonrasında bu düşüncelere katkı yaparak farklı bir perspektif sunan kişiler hakkında ilk kez bir okuma yaptım denilebilir. Kitapta ilk olarak Marx ve Engels'in düşüncelerine değiniyor. Sonrasında ise bu düşünce üzerine olan katkı ve farklı fikirler açıklanarak sürekli devrim teorisinden bahsediliyor.  Sürekli devrim teorisi ilk olarak Leon Troçki tarafından ortaya atılmış. Bu teori Marksizmi genel olarak tarihsel materyalizm açısından eleştiriyordu. Bunu kısaca açıklamak gerekirse devrime giden tarihsel bazı adımlar vardı ve proleter devrimin ilk olarak ileri sanayileşmiş ülkelerde gerçekleşmesi gerekiyordu, Rusya'da değil. Ancak bu düşüncenin aksi gerçekleşti. Bu durumda birbirini değişmez şekilde takip eden iktisadi aşamalardan bahsetmek doğru bir şey değildi. Bunun yerine iç içe geçmiş siyasi ve ekonomik evreler dikkate alınmalıydı. Kitapla ilgili şöyle bir şey söyleyebilirim... Konu hakkında pek bilgiye sahip değil...

  Büyük heveslerle aldığınız; ama sizi çok büyük hayal kırıklığına uğratan kitaplar vardır ya hani... Bakın, benim için onlardan biri karşınızda :) Kitabın önsözünde kitabın Osmanlı Dönemi kahvehane kültürüyle ilgili olduğu yazıyordu ve ben de merak edip almıştım. Zaten ilk 50-60 sayfa gerçekten öyleydi. Ancak sonrasında kitap dönem yazarları hakkında bir magazin programına döndü. :) Kim hangi kahvehanede zaman geçirir, kimleri sever ve kimleri sevmez vs. Sıkıla sıkıla, zar zor bitirdim diyebilirim ve kimseye tavsiye de etmem :)